Eğitim, anne karnında başlayıp, son nefese kadar sürer.
Dünyada eğitimin temel amacı,
İnsanın kendini gerçekleştirmesidir.
Temelinde dürüstlük yatan ‘doğru insan olmak’ eğitimin en güzel meyvesidir.
Stanford Üniversitesi dünyanın en önemli üniversitelerinden biridir ve onu diğer üniversitelerden ayıran bir hikayesi vardır.
Kaba saba, soluk, yıpranmış kıyafetler giymiş yaşlı bir çiftin Boston treninden inmeleriyle başlar. Çift, soluğu Harvard Üniversitesi’nin Rektörlük binasında alırlar. Rektörün bürosundan içeri girer girmez, rektör sekreteri masasından fırlayarak önlerini keser. Öyle ya, bunlar gibi taşralılar Harvard gibi bir üniversitede ne arıyorlar?
Adam yavaşça rektörü görmek istediklerini söyler. Sekreter “İşte bu imkansız, rektörün bugün size ayıracak bir saniyesi bile yok.” der.
Yaşlı kadın çekingen bir tavırla, “Bekleriz” diye mırıldanır…
Taşralıların biraz bekledikten sonra gideceklerini uman sekreter, sesini çıkarmadan masasına döner. Saatler geçer, yaşlı çift pes etmez. Sonunda sekreter rektöre durumu anlatıp “Bunların gideceği yok” der.
Genç rektör isteksiz bir biçimde kapıya çıkar.
Yaşlı kadın rektöre, Harvard’da okuyan oğullarını bir yıl önce bir kazada kaybettiklerini, onun anısına okul sınırları içinde bir yere, bir bina yaptırmak istediklerini söyler.
Rektör, yıpranmış giysilere nefret dolu bir bakış fırlatarak, “Bina mı?” diye basar kahkahayı “Siz bir binanın kaça mal olduğunu biliyor musunuz? Sadece son yaptığımız bölüm yedi buçuk milyon dolardan fazlasına çıktı.” der.
Yaşlı kadın sessizce kocasına dönüp şöyle der; “Üniversite inşaatına başlamak için gereken para bu muymuş?
Peki, biz niçin kendi üniversitemizi kurmuyoruz, o halde?”
Bay ve Bayan Stanford, birkaç yıl içinde Doğu California’da Amerika’nın ve dünyanın en önemli üniversitelerinden biri olan Stanford ÜNİVERSİTESİ’ni kurarlar.
Yıllar geçer Stanford Üniversitesi öyle bir üniversite haline dönüşür ki
Mesela sınavlarında asla gözetmen olmaz.
Öğrencilerden birisi gelir, öğretim üyesinden kağıtları ve soruları alır, arkadaşlarına dağıtır ve hep birlikte sınav olurlar.
En son kalan öğrenci, arkadaşlarının kağıtlarını toplar ve öğretim üyesinin odasına gidip kağıtları ve diğer sınav dokümanlarını teslim eder.
Bu öğrenciler mezun olduktan sonra yüksek ücretle ve saygın şirketlerde iş bulabilirler. Bu öğrenciler içerisinde kopya çeken olmaz mı? Zaman zaman kopya çekmeye teşebbüs eden öğrenciler olur. Diğer öğrenciler ona şöyle seslenir:
"Hey sen… Kopya çekerek Stanford Üniversitesinin diplomasını almak için çaba sarf eden arkadaş. Bu dünyada seninle aynı diploma ile yaşamak istemiyorum."
Sonuç,
Kopya çeken öğrenci olursa üniversite ile derhal ilişiği kesilir.
*
Bizde bu işler nasıl olur?
Ülkemizdeki tüm sınavlarda 40 öğrencinin başında 2 gözetmen bekler. Gözetmenler kopya çektirmemeye özen gösterirler.
Eğitim politikamızı geliştirip temel eğitimden itibaren dürüst nesiller yetiştirmeyi hedeflemezsek bekçilik yapmaya devam ederiz.
Bazı öğrenciler eğitim hayatları boyunca tek tek, bazen topluca kopya çekerek
Öğretmen, mühendis, hemşire olurlar.
Sonra ne mi olur?
Kopya çekerek öğretmen olana kendi çocuğumuzu verip, ona doğru olmayı öğretmesini ister,
Kopya çekerek mühendis olanın yaptığı binanın depremde yıkılmamasını bekleriz.
Maalesef…
Sağlıcakla.