"Görünen köy, kılavuz istemez" demiş atalarımız.
Görünen bir köyden; kendi köyümden örnek vereyim.
Nazilli'nin Hamzallı Köyü'nden...
***
Çocukluğumda, yani 60'lı 70'li yıllarda Büyük Menderes Nehri'nin kıyısındaki ovalar beyaza bürünürdü her yıl...
Pamuk üretimi kazandırıyordu.
"Beyaz Altın" satıldığında düğünler başlardı.
Köyümde bugün parmakla sayılacak kadar az aile pamuk ekiyor.
***
Pamukçuluk bitince, narenciyeye döndü köyümün çiftçileri...
Kısa süren portakal mutluluğundan sonra römorklar dolusu ürün depolarda çürüdü.
Üretim maliyetini bile kurtarmadı.
Hayvan yemi yaptılar.
***
Kimi portakal ağaçlarını kesti, nar dikti; ayva, erik dikti...
Onlar da para etmez oldu.
Sadece benim köyümdeki değil, Aydın'ın tüm ilçe ve köylerindeki üreticilerin kaderi aynı.
Karpuzcusu da dertli, çilek üreticisi de, incir üreten de...
***
Hayvancılığa merak saranlar oldu.
Kredi çektiler, battılar.
Tarlalar, bahçeler birer birer elden gitti.
***
Diyeceğim o ki...
Benim köyümün, benim ilimin, benim ilçemin üreticisi, İzmirli üreticiler kadar şanslı değil.
Bu bir itiraftır.
Evet; kadersizdir benim köyümün çiftçisi...
"Yerel kalkınma" bizim oralarda laftan ibarettir.
Fakat İzmir'de icraatın ta kendisidir.
***
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, şimdiye dek kim bilir kaç üreticiye meyve fidanı dağıttı.
Kim bilir kaç aileye saanen ırkı keçi verdi.
"Her şeyden önce yerelde kalkınma" deyip, kendi insanından çiçek aldı; peynir, süt aldı Aziz Kocaoğlu...
Üreticiye ödediği milyonlarca lira, onları belki zengin etmedi ama en azından benim köyümün çiftçisi gibi sürünmediler.
Karınlarını doyurdular en azından...
***
Öyle ki...
Köy yollarını asfaltlamakla yetinmedi, ova yollarını da asfaltladı Aziz Başkan.
Amaç; tozdan-topraktan ürünler zarar görmesin.
***
Aziz Başkan, hafta içinde kırsaldaki küçük ölçekli üreticilerin tarımsal ekipmanlarını karşılamak için 16 ziraat odasına 147 adet tarım makinesi ve aleti dağıttı.
Traktör, zeytin hasat, turbo ilaçlama, taş toplama, hayvan gübresi serpme, gübre atma, mısır silaj biçme, sera içi çapa, havalı ekim, dal parçalama makineleri...
Lazerli tesviye, dip kazan, hububat mibzeri, hidrolik duyargalı toprak frezesi, kıvrak freza ve diskaro...
O gün aklıma geldi böyle bir yazı yazmak...
Aydın'ın, Nazilli'nin, güzel köyümün güzel insanlarının mağduriyetini hatırlatayım bu vesileyle dedim.
30 ton portakal, 50 ton patates almakla köylünün yarası kapanmıyor arkadaş!
***
Bu arada altını çizmek istediğim bir bilgi var.
Türkiye'de tarım sektörü, 2000-2014 yılları arasında yüzde 2.1 büyümüş.
Yani kaplumbağa hızında bir tarımsal gelişme...
Buna karşın..
İzmir'de tarım, aynı süreçte yüzde 5.5 oranında büyümüş.
Yani, Türkiye ortalamasının 2.5 katından fazla.
Dedim ya, "Yerel kalkınma lafla değil, icraatla olur" diye...
***
Aziz Kocaoğlu, bu konuda çok net konuştu:
"İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bütçesini yaparken, parayı harcayacağımız ulaşım, çevre gibi öncelikli projeler var.
Ama kırsal, İzmir'in Büyükşehir'in politikasında birinci gelmektedir.
Her şey eksik olabilir, gecikebilir; ama tarıma, kırsala, hayvancılığa vereceğimiz destek gecikmeden, üstelik artarak devam edecektir."
Nokta.